8 Haziran 2015 Pazartesi

Kathy Reichs - Kemikten Küle - Kitap köşesi # 20




    Herkese merhaba!
İkinci elciden aldığım ikinci kitap bu.Bazen böyle derli toplu güzel kitaplarada rastlayabiliyorsunuz bence arada gidip bakmak lazım :)
Uzun zamandır kitap yorumu yapmıyordum. Aslında bu kitaba iki hafta önce başlamıştım ama kitabın 150 sayfasına kadar sürekli sadece kemiklerden bahsedildiği için canım sıkıldı Herhangi bir şekilde aksiyon yada gerilim yoktu o yüzden sürekli kitabı elime alıp bi kaç sayfa okuyup bıraktım... Aşağı yukarı 150. sayfaya kadar bu böyle devam ediyor ama ondan sonra kitap birden açılıyor ve merak uyandıran olaylar biraz aksiyon ve gerilim işin içine giriyor ki işte kitabın beni içine çekmeside 150. sayfadan sonra başladı ki zaten o sayfadan itibaren dün okumaya başladım ve aynı gün içindede bitirdim...
 Kitabı okumaya başladığınızda olaylar belli bir yönde ilerlerken kafanızda kurduğunuz kurgu kitabın sonunun farklı bir biçimde bağlanması ve sonuçlanmasıyla yerle bir oluyor...
    Sonucu güzel bir şekilde bağlamıştı yazar ve sonlara doğru merak uyandıran  olaylar dizisi vardı...Kısacası beğendim bu kitabı.. Unutmadan şunu da belirteyim ki baştan sona kadar sanki biraz fazla gereksiz francızca kelime kullanılmıştı :)
 
 Kitabın arka kapak bilgisi:
“İlk tanı?”

“Ayak parmaklarında deformasyon. Tarak kemiğinde hasar. Lokal enfeksiyon mevcut. Tüm vücudu etkileyen bir hastalık? Belki. Ölüm sonrası tahribat söz konusu. İnsan eliyle mi, doğal yolla mı dersen, her ikisi de mümkün. Kesin bir bulgu yok.”

İskelet küçük bir kıza aitti. On dört yaşında ya vardı ya yoktu ve adli tıp antropologu Dr. Temperance Brennan, duygularını kontrol edebilmek için kendisiyle mücadele ediyordu.

Ölüm nedeni araştırma memuru Yves Bradette, kaçamak cevaplarla yetiniyor, kemiklerin yıllar öncesinden kalma olduğunu söyleyerek olayla ilgilenmiyordu. Fakat Tempe, Bradette’in bir şeyler gizlediğinden neredeyse emindi. 

Dosya Tempe’nin sorumluluğunda değildi; hem zaten laboratuardaki işi de baş›ndan aşkındı. Fakat bilinçaltındaki susmak bilmeyen ses diretiyordu. Hatıraları tetikleniyor, zihninde unutulmuş köşelerde kalmış görüntüler yeniden canlanıyordu –önceden sezdirmeden, hiç haber vermeden ve açıklamadan kaybolan bir çocukluk arkadaşı…

Dedektif Andrew Ryan da benzer dosyalar üzerinde çalışıyordu ve Tempe’nin adli tıp görüşüne ihtiyacı vardı. Üç kayıp insan, kimliği belirlenemeyen üç ceset söz konusuydu –hepsi de kadın, hepsi de ilkgençlik çağlarındaydı. Seri katil işi olabilir miydi? Bradette’teki iskelet de bu genç kurbanlar katliamının trajik bir parçası mıydı yoksa? Tempe aşırı hassas davranıyor, yersiz bağlar kurmaya çalışıyor olabilir miydi? Ryan ile aralarındaki şahsi gerginliği bir kenara bırakıp başka bir genç kız daha ağa takılmadan bu cani katili durdurabilecekler miydi?



  Aranızda bu kitabı okuyan var mı? Sevgiyle kalın görüşmek üzere... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder